19 Ağustos 2010 Perşembe

Takiye-i Ala

Dünyanın gelişmiş yarısı üçüncü cinsi kabul etme yolunda hızla ilerliyor

Özellikle İskandinav ‘ ülkelerinde homoseksüellere tanınan evlenme , evlat edinme kısacası aile kurma toplumda normal olarak kabul gören çiftlerinkinden farksız halde. Özellikle 2001 de çıkarılan yasalar bu durumu dahada pekiştirmekte hak edilmiş hakları onlara iade etmektedir. Fakat kabullenmekle , doğal karşılamak arasında kalın bir çizgi var.

Üçüncü cinsin varlığını ve haklarını savunan gruplar bile , homoseksüel’liği doğal saymak yerine doğuştan gelen bir kusur bu cinsi bir mutant olarak nitelendirme eğilimde .Mesela Amerikanın Kaliforniya eyaletinde uzun yıllardır uygulanan evlenme hakkı geçtiğimiz sene kaldırıldı ve Lambda hareketide bunu sansasyonel bir hareket olarak algıladı ancak yinede bir türlü harekete geçilmemesi ve homoseksüelizm tanımında bunun fizyolojik bir rahatsızlık olarak kabul edilmesi bu yolda alınan büyük bir kayıptır. ( Kilisenin eşcinselliği sapkınlık olarak nitelendirmesi , akademik olarak sa psikolojik bir rahatsızlık olarak kabul edilmesi durumun eşcinsel olmayan ve normal olarak kabul gören heteroseksüeller tarafından ne denli çok istismar edildiğini anlayabiliyoruz... )


Başka bir deyişle cinsel tercihlerinde yaşadığımız modern zamanlarda bir yandan yaygın kabul görürken diğer yandan yeni nesiller tarafından doğanın kusuru olarak nitelendirilebiliyor. Hem edebiyat hemde sinema sanatlarından gördüğü büyük desteğe rağmen bu sapmanın gerçek oranını bilmekse toplumsal baskılar , inkarlar ve reddelişler yüzünden neredeyse imkansız .

Yinede Türkiye’de 2006 ekim, ile 2007 kasım ayları arasında A&G ‘ nin üniversite öğrencileri arasında yaptığı son araştırmalara göre öğrenciler arasında eşcinsel eğilimin yüzde 22’ler arasında olduğunu açığa çıkarmış örneğin bunu 74 milyonluk Türkiye , nüfusuna simüllendirirsek 11 milyon gibi devasa bir rakamla karşılaşıyoruz. Doğuştan eşcinsel eğilime sahip olanları mutant sayın , yada saymayın varlıklarını ve her türlü medeni haklarını teslim etmeliyiz.

Günümüz Türkiye’sinde ise bana bir hayli tuhaf gelen bir çelişki söz konusu bir yandan eşcinsel sanatçılar özellikle sahne sanatlarında ve televizyonda baş tacı edilir kadın programlarında reyting rekorları kırarken diğer yandan homoseksüellik hala tabu ayıp ve günah sayılıyor . Bir nevi lahana turşusu perhizi …

Eğer son araştırmaların sonuçları doğruysa kafayı kuma gömmenin hiç alemi yok .Memlekette her altı kişiden biri çizginin diğer yanında…


Demokrasiden dem vurmak oldukça popüler şimdi ki zaman da ancak bireyin en mahrem özgürlüğü olan cinsel yönelimine dahi tahammülü olmayanların hak ve özgürlüklerden söz edebiliyor olması ayrı bir ironi...

1 yorum:

  1. "bir yandan eşcinsel sanatçılar özellikle sahne sanatlarında ve televizyonda baş tacı edilir kadın programlarında reyting rekorları kırarken diğer yandan homoseksüellik hala tabu ayıp ve günah sayılıyor."

    Kesinlikle tespinize katılıyorum. Ben de hep aynı çelişkiyi konu etmişimdir sohbetlerimde. Yalnız en azından 'sanat'ta 'normal' kabul edilmeleri de kazanımdır sanırım.

    YanıtlaSil