
Hiç bir sözcük insanlık tarihi boyunca bu kadar zor olmamıştır. Yine hiç bir kelime bu kadar fazla istismar edilip sonsuz denilebilecek kadar farklı anlamlara büründürülmemiştir. Örneğin rutin aşk meselesi .
Bir kere aşk denildimi aklımıza gelen şeyleri yazmaya kalksak koskoca bir boşluk ve mafsalamızı işgal eden bir yığın soru dolar ve bunlar asla cevaplanmamalıdır.
Çünkü bildiğimiz en büyük tabu aslında her gün yaşadığımız yada yaşamak istediğimiz bu ulvi duygunun ta kendisidir ancak tabu dediysem konuşulamayan değildir aşk , sadece nasıl anlatılıp nereden başlanacağını bilmediğimiz bir tabudur.
Aşk ...
Anlatmaya çalıştığım bu kutsi duyguya günümüz edebi temsilcileri de yorum getirmeye çalışmakta mesela Elif Şafak aşkın oryantal halini ele alıp bireysellikten çıkarım kozmosa ithaf etmiş , Orhan Pamuk'sa kar tanesini aşka yormuş. Ancak biten ilişkiler metropollerimizi birer çöplüğe çevirirken bana nedense edebiyatın o pembe dünyası çok uzak geliyor . Nitekim tüm hayatını bile gözden geçirtecek ve sana imkansızlarını yaptırabilecek o insandan ne oluyor da kopuyoruz hani o eşik nereden başlayıp nasıl sonlandırıyor hayatımızın en kutsal evresini ...
Yine de o kadar umutsuz değilim nitekim kendimi kandırabileceğim pek çok yalanım var mesela başkası çıkar karşıma gibi ama abi nereye kadar hani o sonumdu hani onunla ölecektim ...
Nerdee
Her ilişki bir kitap her kitaptada asıl oğlanım ama o insanlar yani yardımcı oyuncular hiç değer kıymet bilmiyor , anlamıyorlar ki bir kahramanla birlikteler ama yinede o kadar karamsar değilim çünkü ölene kadar ruhum çokdan orosbu olmuş bedenimse artık cansızlaşmış olucaktır ( 70 ime kadar yaşamayı umuyorum )
Siz yine de bana aldırmayın ve kendi ömrünüzü istediğiniz gibi kordine edin çnkü yaşam hakikaten bahşedilmiş en özel armağan ve bir kere verildimi süresi kat-i suretle aşılamıyor işte bu sebeptendir ki hergün son günümüz ve onu dibine kadar yaşamak bizim görevimiz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder